26 Ocak 2014 Pazar

The Secret Life of Walter Mitty (2013)


Yönetmen: Ben Stiller
Senaryo:Steve Conrad, James Thurber
Oyuncular: Ben Stiller, Kristen Wiig, Jon Daly, Adam Scott, Sean Penn
Süre: 114 dk
Tür: Macera
IMDB Puanı: 7,6/10
Rotten Tomatoes Puanı: Eleştirmenler %48, izleyiciler %76

The Secret Life of Walter Mitty'e  7,8/10 puan veriyorum. James Thurber tarafından 1939 yılında yazılmış olan bir kısa hikaye olan "The secret life of Walter Mitty" aslında orijinal olarak bu filmdekinden biraz daha farklı ve daha önce 1947 yılında film olarak çevrildiğinde de hikaye hem orijinalinden hem de şimdiki halinden epey farklıydı. Kısa hikayenin, 1947 yılında çevrilen filmin ve şimdikinin ortak yönü gündüzleri çok gerçekçi ve baskın düşler kuran ve uzun dalgınlıklar yaşayan  Walter Mitty'nin baş kahraman olması.

Açıkçası kısa hikayeyi okumadım ve 1947 yapımı filmi izlemedim ama ben şimdiki versiyona BA-YIL-DIM. 

Öncelikle daha önceleri çoğunlukla komedi filmlerinden ve çok da hoşlanmadığım rollerde görmeye alışık olduğumuz Ben Stiller bu tuhaf, dramatik ama sempatik role tam oturmuş ve mükemmel bir uyum sağlamış. Mitty'le empati kurmamızı sağlayan ve onu bize sevdiren en önemli etken kesinlikle kendisi.



Life dergisinin fotoğraf editörü olan Walter Mitty arzu ettiğinden çok daha pasif, edilgen ve çekingen bir karakterdir. Gün içinde başetmekte zorlandığı durumları olay sırasında çok daha kahramanca ve destansı davranışlarla karşıladığını düşlediği uzun dalgınlıklarla yaşamını sürdürmektedir. Life dergisinin online olmasına karar verilmesiyle çok trajik işten çıkarmalar başlar. Uzaktan hayran olduğu iş arkadaşı Cheryl'in de işinden olmak üzere olduğunu öğrendiğinde elini taşın altına koyma zamanı ve düşlerindeki yiğit karakteri hayata geçirme vakti gelmiştir.




Film Manhattan, Bronx NewYork'da başlayıp, Grönland, İzlanda gibi beyaz perdede çok görmeye alışık olmadığımız harika coğrafyalarda mükemmel bir sinematografiyle devam ediyor. 




Soundtrack çok dokunaklı ve muhteşem, zaman zaman göz yaşartacak cinsten.

Sean Penn delisi değilimdir ama göründüğü nadir sahneleri çok değerli kılmış ve etkileyici bir sürpriz olmuş.




Filmin son dakikası ise duygusal bir zafer. Birçok forumda bahsedildiği gibi film bittiğinde enteresan bir şekilde hemen ayaklanamayıp bir süre perdeye bakakaldığınız, düşündüren, mutlu eden, hislendiren bir etkisi var.


Evde değil, sinemada izlenmeli. Umarim geç kalmamışsınızdır. İyi seyirler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder